"Yaratıcı" Üzerine

       Yaratıcı insanı yaratırken kendinden de bir parça koymuştur. Yani her insanda yaratıcının bir parçası mevcuttur. Bu yüzdendir ki insan meleklerden veya diğer varlıklardan daha üstündür. Durum böyle iken insanların insanlara değer vermemesi büyük bir çelişkidir. Yani yaratıcıya büyük bir sevgi ve saygı duyan, ona ulaşmak için ibadet eden insanoğlu en önemli şeyi kaçırmış oluyor. "İnsana ulaşmak!" Kanımca yaratıcının katına ulaşmak için; milyonlarca basamağı olan, upuzun bir merdiven vardır. Merdivenin her basamağı da bir insan demektir. Yani yaratıcıya ulaşmak için öncelikle insanlara ulaşmak gerektiğini düşünüyorum. Görebildiğimiz bütün insanları sevip, onlara değer veriyorsak yaratıcıya ulaşmamız an meselesi olur. Ama insanlar bu detayı kaçırıp, sadece kendilerine yarayacak olan, ibadeti öncelikli olarak yapmayı daha mantıklı bulurlar. İnsanın insana yaptığı bir güzellik, kendi adına yaptığı 10 ibadetten daha değerlidir. Çünkü ibadet ettiğimizde sadece kendimize çalışıyoruz. Ama insanlığa bir güzellik yaptığımızda hem kendimize hem de başkalarına çalışmış oluruz. 

       Bir çelişki daha vardır ki, insanların kutsal kitabın ilk emri olan "Oku.!" yerine önce diğer emirleri yerine getirmesinde var. Hal bu ki en değerli ve en önemli şey okumaktır. Çünkü her şey öğrenmekle başlar. Elbette ki "oku" emrinin içinde de çok daha geniş perspektifte şeyler yatmaktadır. İnsanlar dini bilgileri kutsal kitap yerine insanlardan almayı seçtikleri sürece o din yozlaşmaya doğru sürüklenir ve bir süre sonra kimse bu gidişatı engelleyemez. Bilgiyi asıl kaynağından almak her zaman daha akıllıcadır. Bunu bir örnekle daha iyi açıklayabiliriz. Yani, 30 km uzunluğundaki bir nehir düşünün. Nehir köy köy dolaşıp en sonunda denize erişir. Sorum şudur; "Sizce nehrin neresindeki sudan içerseniz en temiz, bozulmamış sudan içmiş olursunuz?

Özkan Çelen
15.03.2009