İnsanlara Birşeyler Vermek Üzerine

‘’İNSANLIĞA BİRŞEYLER VERMEK’’ ÜZERİNE

       Bence hayatınızda bir kez olsun deneyin. Sadece karşılığında para veya başka bir menfaat olmadan, sırf içinizden geldiği için, insanlık için, güzel bir şey yapın. Yıllarca, aylarca, günlerce yapın da demiyorum. Sadece 1 gün veya 1 saatliğine de olsa bir şey yapın. Lafta bırakmadan, ertelemeden hemen yapın. Yaptığınız güzelliğin size hissettireceği tadı keşfedin. Lezzetine odaklanın. O zaman daha fazlasını yapıp yapmamaya karar verirsiniz.

       İnsanlar konforlu ve huzurlu bir hayat için deli gibi çalışıp para kazanmaya çalışırlar. Bir ev, bir araba, ev eşyaları, gezmeler vs.. bütün bunları elde etmek için çalışırlar. Ne için? Mutluluk hazzı için. Evet, hazzı elde etmeniz mümkün. Çok çalışarak veya akıllıca davranıp daha az çalışarak bir şekilde çok para kazanabilirsiniz. Bunlar mümkün. Peki, kazandığınız para ile yaşayabileceğiniz hazlar diğer paralı insanların hazlarından ne kadar farklı? Kanaatimce aynı para ile başkalarına nazaran ne kadar farklı şeyler satın alırsanız alın, en nihayetinde aslında aynı hazzı yaşarsınız. Tüketmenin hazzı. Sadece tüketmenin hazzı! Siz araba alırsınız başkası gider bir eğlence mekânında yer içer, bir başkası evini lüks eşyalarla doldurur. Tüketim şekilleri her ne kadar farklı olsa da emin olun temel prensipte hepsinin hazzı 1 çeşit hazdır. Tüketmek!

       Hayatta çok farklı hazlar mevcuttur. Hal böyle olunca da insan bazen oturup düşünüyor. ‘’Hayat kısa ve ben bu kısa hayatın içinde acaba ne yaparsam da en güzel hazza öncelik vermiş olayım?’’ Elbette kendimce belirlediğim bir liste vardır. Ama şuan; insanlık için güzel bir şeyler yapmanın inanılmaz hazzını anlatmak istiyorum size.

       İnsanlarda inanılmaz bir ‘’varoluş kaygısı’’ mevcuttur. Bu varoluş kaygısını da yok etmek için bir şeyler üretmek ve var olduğunu bu ürettiği şeyler aracılığıyla insanlara ve diğer varlıklara göstermek ister. Kimisi müziğiyle, kimisi dans ile, yazı ile, şiir ile... –ki bunların hepsi de üretimdir- bir şekilde sizlere ‘’Ben varım! Görün! Farkına varın!’’ bilinçaltı refleksiyle bir şeyler sunmaya çalışır. Bunu yaparken bunun altında yatan şeyin ‘’varoluş kaygısı’’ olduğunun farkında bile değildir çoğu. Bu farkındalığı olsun veya olmasın, en nihayetinde kişi varoluşunu ispatladığı için bilinçaltı evreni de bunun altında kalmayıp karşılığında o kişiye bu dünyada maddi şeylerden aldığı hazzın ötesinde, hangi dünyalardan veya boyutlardan getirdiği belli olmayan hazlar yaşatır.

       Şimdi bir şeyler üretmenin hazzını bir tarafa koyalım. Evet, artık elimizde haz aldığımız bir şey var -üretmenin hazzı- Bu sefer de şunu düşünürüz. ‘’Peki, ben elimdeki bu hazzı ne yapsam da miktarını ikiye, dörde, yetmez bine katlasam..?’’

Bu noktada ilham alabileceğiniz bir örnek verebilirim size. Zincir. Bilirsiniz, bir şirket önce çok başarılı bir şey üretir. Ürettiği şey çok fazla ilgi görünce şirketin sahibi başka bir şube açmak ister. Şubeler yetmedikçe üzerine yeni şubeler ekler. Yıllar sonra bir bakar ki dünyanın her ülkesinde her şehrinde mağazalar zinciri vardır. Kişi ilk defa keşfettiği bir şeyden aldığı hazzın milyarlarca insan tarafından beğenilmesiyle çok daha fazla haz verici hale geldiğini görür. Burada elde edilen çok paradan bahsetmiyorum. O haz farklı bir boyutta tartışılır. Benim odaklandığım haz başka. Milyonlarca insana ‘’var olduğunu’’ ispatlamış olmak. Her bir insandan aldığı enerjiyi düşünün.

       Şimdiye kadarki noktaları tekrar hatırlayalım. Önce bir haz keşfediyorsunuz. Sonra bu hazzın miktarını milyonlarca insana ulaşarak arttırdınız.  Şimdi de son noktaya geliyoruz. Şu soruya bir cevap bulmak gerekiyor. ‘’Hazzı keşfettim, arttırdım, peki bu arttırdığım hazzın tadını ne yapsam da çok daha lezzetli hale getirsem?’’ İşte; en lezzetli cevap. ‘’Hazzı güzelleştirmenin yolu, ürettiğin hazzın insanların hayatlarında da güzel şeylere sebep olmasını sağlamaktan geçer.’’ Yani, hiçbir maddi karşılık beklemeden, insanların hayatlarında olumlu bir değişikliğe sebep olmak. İşte bu sizi uçurur. Özgürsünüz. Bu noktaya kadar gelinen haz açgözlülüğünden sizi kurtaran yegâne şey budur. Ürettiğiniz hazzı olabildiğince fazla insana karşılıksız olarak vermek. Vermezseniz altında ezilir, yanındaysanız o üzerinize düşer veya içindeyseniz içinde boğulursunuz. Sözün özü, hazzı keşfet, çoğalt ve tekrar dağıt. Geriye kalan şey senin özgür ruhundur. Yaşadığın şey sen olur ve sen yaşadığın şey olursun.

Özkan Çelen
21 Eylül 2014  14:22